Günümüz insanı cesetlere aşık oluyor!
Cesetler ruhsuz bedendir.
Günümüz insanı ruhsuz bedenleri seviyor!
Onun içindir ki aşkların başlamasıyla bitmesi bir oluyor.
Aşklar nasıl uzun ömürlü olsun ki?
Dünyanın en güzel bedeni de olsa, eğer ruhsuzsa, onunla uzun süre yaşanabilir mi?
Bir cesetle uzun süre sevgili kalınabilir mi?
Ruh maneviliği temsil ediyor, beden ise maddiliği.
Günümüz insanına yön veren de sadece maddiyatçılık değil mi?
Onun içindir ki bedenler doysa da, ruhlar doymuyor.
Gözler doysa da, gönüller doymuyor.
Aç ruhların, aç gönüllerin dünyası dünyamız.
Bu yüzden gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar kadar yeryüzünde yalnızız.
Acaba bu durumu değiştirmek için ne yapsak?
Ruh güzelliği, gönül güzelliği yarışması mı açsak?!
Bu işin esprisi olsa da, bir şeyler yapmalıyız, eğer ruhsal olarak açsak?
Başkasını bilmem ama benim için ruhumun, gönlümün doyması çok önemli.
Ruhsuz bedenler, yani cesetler, ruhumu, gönlümü doyuramaz ki.
Dünyanın en güzel cesedi beni sevse de, sevemem ben bir cesedi.
Çünkü benim için aşkın başlangıcının şudur özeti:
Gönül tetiklendi, aşk vurdu beni!