Dar alanda kısa yazışmalar!

Benim yaptığım dar alanda kısa yazışmalar!

Tabutta rövaşatalar!

Leman mizah dergisindeki “YazıKatür” adlı köşemin alanı, gazetelerdeki köşe yazarlarının köşelerindeki fotoğrafları kadar.

“Önemli olan boyu değil işlevi” düşüncesiyle köşemin alanı giderek daralıyor.

Bu kalem bu kadar dar alana dünyaları sığdırmaya çalışıyor.

Alanı çok dar olsa da kapsama alanının, etki alanının çok geniş olması doğrusu bizi şaşırtıyor.

Fotoğraflarını görmesem, bu ülkenin en zenginlerinin, en güçlülerinin çalışma odalarının duvarlarına asacak kadar yazılarımın sıkı takipçisi olduklarına inanmazdım.

Çünkü oldum olası ezilenlerin, kaybedenlerin yazarıyım.

Kanal 7 televizyonunun yorumuyla “aykırıların cumhurbaşkanı”yım!

Parayı ve silahı elinde bulunduran güç odaklarına ters gelecek yazılar yazarım.

Böyle bir insanın yazıları güç odaklarının duvarlarına niye asılsın ki?

Beni asamadılar, yazılarımı asıyorlar demek ki!

Belki de dün onların tepkisini çeken aykırı, farklı düşünceler bugün onların ilgisini çekiyor.

Nitekim güç odaklarının bileşkesi devlet de, aykırı gördüğü için dün zulmettiği Nazım Hikmet’le bugün barışıyor.

Devlet eliyle Nazım Hikmet için etkinlikler düzenleniyor.

Nazım Hikmet yaşasaydı da bugünleri görseydi.

Aykırı duruşuna rağmen birgün devletten eziyet değil de iltifat göreceğini acaba tahmin edebilir miydi?

Umarız ki aykırı, farklı olanın yasaklanması, öldürülmesi yöntemi tepeden tırnağa terk edilir.

Aykırı, farklı olana sadece öldükten sonra değil, yaşarken de hayat hakkı verilir.

Çünkü ölü Nazım’a hayat verilirken, hayattaki Nazım’lara ölüm verilmesi çelişkinin ta kendisidir!

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.