İddia ediyorum, dünyanın en zengin adamlarından biri benim! Bankam, holdingim, şirketlerim, fabrikalarım var. Bankamın adı AşkBank! Holdingime bağlı şirketlerin, fabrikaların ürettikleri tek şey aşk… Petrol zengini değilim ama aşk zenginiyim; petrol fışkırır gibi aşk fışkırır kalbimden. Kimi dünya zenginleri paralarının hesabını bilmez, ben de aşklarımın hesabını bilmem. İnsana ve doğaya duyduğum aşkların hesabını tutabilecek bir […]

Geçenlerde polis evimi bastı ve bol miktarda espri ele geçirdi! Zaten bir mizahçının evinde başka ne ele geçirebilirdi ki? Şaka maka yazarlıkta 25 yıla “güle güle” dedik. “İnsan haklama günlerine son”, “badem ezmeye evet, insan ezmeye hayır” diye diye ve kelimelerle dans ede ede geçen 25 yıl… 25 yıl önce, 25 yıl sonra, değişen ne? […]

“Mesleğiniz yazarlık mı” diyenlere artık “Teknik direktörlük” diyebilirim! Çünkü uzmanlarca “Harflerin teknik direktörü” ilan edildim. Ne de olsa 29 oyuncudan oluşan bir takımım var benim. İlk oyuncumun adı A, son oyuncumun adı Z… Ayrıca gerektiğinde oynattığım W gibi yabancı oyuncularım da var. Onları beyaz sahada dans eder gibi oynatmak isterim. Ve her antrenmandan sonra içlerinden […]

Balyozla bilgisayar tamir edilir! Şaşırdınız mı? İndireceksin balyozu bilgisayarın tepesine, bak nasıl düzelir! Şaşkınlığınız arttı mı? Öyleyse şu anlayışı sergilemenin tam zamanı: “İndireceksin kafalarına balyozu, bak memleket nasıl düzelir”! Memleket bozuksa farklı düşünenler, farklı yaşayanlar yüzünden bozuk! Ya siyasal tercihleri farklı, ya dinsel, ya cinsel, ya da başka tercihleri… Ne yazık ki bu ülkede farklı […]

Ben bir nükteer santralim! Nükteer enerji üretirim! Adı üstünde nükteer santral nükte, neşe üretir; nükleer santral ise ölüm üretir. Bu nedenle “nükteer santrale evet, nükleer santrale hayır!” derim! Peki Avrupa Birliği’ne girmeye ne derim? Avrupa Birliği’nden bize ne, Gençlerbirliği yeter bize demem! Avrupa Birliği’nin açılan kapısından içeri girelim; ama sürünerek değil, yürüyerek! Görünen o ki […]

Bendeniz düş hekimi! Hitler’inki gibi çürük düşleri “çürük düş insanlığın kafasından düş” diyerek söküp atan düş hekimi! Düş işleri bakanı da sayılırım! Sık sık insanın içine bakıp, insanın içine yolculuk yaparım. Tabii en başta kendi içime… Kendi derinliğimde boğulma tehlikesi geçiririm bazen! Hergün dönerim beynime, sorarım kendime: “Bugün mönüde ne düşler var?” Çünkü düşler ile […]

Benim yaptığım dar alanda kısa yazışmalar! Tabutta rövaşatalar! Leman mizah dergisindeki “YazıKatür” adlı köşemin alanı, gazetelerdeki köşe yazarlarının köşelerindeki fotoğrafları kadar. “Önemli olan boyu değil işlevi” düşüncesiyle köşemin alanı giderek daralıyor. Bu kalem bu kadar dar alana dünyaları sığdırmaya çalışıyor. Alanı çok dar olsa da kapsama alanının, etki alanının çok geniş olması doğrusu bizi şaşırtıyor. […]

Aranan yazar oldum mu bilemem, ama aranan adam oldum! Hem de ne aranan… Öyle ki askeri darbe sonrasında, polisler her gördükleri sakallıyı Lütfü Oflaz sanıyorlardı! Nitekim aynı zamanda tıp doktoru olan Cumhuriyet gazetesi yazarı Erdal Atabek, “Belki de sensin” adlı kitabında da anlatır bunu. Darbe sonrası bir gün sivil polisler Erdal Atabek’in etrafını çevirip, kimlik […]

“Hey yatak arkadaşım!” Uğur Mumcu ile birbirimize böyle takılırdık; çünkü aynı yatağı paylaşmıştık. Hapisten çıktıktan sonra uzunca bir süre Emil Galip Sandalcı’nın evinde kalmıştım. O sıralarda henüz İnsan Hakları Derneği kurulmamıştı ve Emil Galip’in evi insan hakları derneği gibiydi. 12 Eylül askeri yönetimine karşı başlattığım insan hakları kampanyasını bu evde sürdürüyordum. Uğur Mumcu da İstanbul’a […]

Olacağı buydu, sonunda kıymetli eser kapsamına girdim! Neredeyse dünyanın değilse de ülkenin yedi harikasından biri olup çıkacağım. Ülkemizin beni görmek için dünyanın dört bir tarafından gelecek turistlerin akınına uğraması yakındır. Eh artık bana da ülke turizmine yaptığım katkılardan ötürü bir ödül verirler herhalde. Hatta bu arada korumaya alınıp bir müzeye bile konulabilirim. Çünkü ortaya çıktı […]